6 Şubat 2009 Cuma

"Salao"


“Sandalıyla Gulf Stream’de balıkçılık yapan yaşlı bir adamdı ve seksen dört günden beri tek balık yakalayamamıştı. İlk kırk gün yanında bir de yardımcı çocuk vardı. Ama balıksız geçen kırk gün sonunda çocuğun ailesi yaşlı adamın salao, başka bir deyişle yazgısının son derece kötü olduğu kanısına vardı. Böylece oğulları bir başka sandalda çalışmaya başladı ve ilk hafta içinde üç iri balık yakaladı. Yaşlı adamın her gün eli boş dönmesi çocuğu çok üzüyordu. Sandalının gelişini görünce kıyıya iniyor, ya kıvrılmış oltalarla kanca ve zıpkını, ya da serene sarılmış yelkeni taşıyarak ona yardım ediyordu. Un çuvallarıyla yamadığı yelken, yaşlı adamın sürekli yenilgisini simgeleyen bir sancak gibiydi.

Balıkçı Santiago zayıftı ve ensesinde derin kırışıklar vardı. Az güneş ışınlarının tropik denizde yansımsı sonucu oluşan iyi huylu deri kanseri yanaklarında kahverengi çiller bırakmıştı. Ellerinde ise ağır balıkları sandala çekerken oluşan derin yara izleri vardı. Ama bu izlerin hiçbiri yeni değil, önceleri balıkların yaşadığı bir çöldeki erozyonlar kadar eskiydi.

Güleç ve yenilgi nedir bilmeyen deniz rengi gözleri dışında her yanı yanmıştı.”

Ernest Hemingway, Yaşlı Adam ve Deniz, Oda Yayınları, 1981, s.5

Hiç yorum yok: