26 Şubat 2009 Perşembe

"En Çok Sevdiği Eşyası"


“Aramızda kalsın, kaç yaşındasın Antonio Jose Bolivar?”

“Çok, ama çok yaşlıyım. Kafa kağıdıma göre altmış filan, ama kaydım yapıldığında çoktan koşturduğuma bakılırsa yetmişime yaklaşmış olmalıyım.”

“Sucre”nin hareket çanı çalınca kalkıp vedalaşmak zorunda kaldılar. İhtiyar, gemi ırmağın kıvrıldığı noktada gözden kayboluncaya kadar iskelede kaldı. Sonra artık o gün kimseyle konuşmamaya karar verip takma dişlerini çıkardı, bir mendile sardı ve kitaplarını göğsüne bastırıp kulübesine doğru yürüdü.”



“Antonio Jose Bolivar okur, ama yazamazdı.
Gerçi hiç olmazsa seçim dönemlerinde herhangi bir belgeyi imzalamak üzere adını karalamayı öğrenmişti, ama böylesine olaylar o kadar az yaşanıyordu ki sonunda neredeyse bunu bile unutmuştu.

Heceleri birbirine ekleyerek yavaşça okur, ağzında eritircesine sessizce mırıldanır, bir sözcüğü söktüğü an bir solukta tekrarlardı. Aynı işi daha sonra bütün bir tümceyi söktüğü zaman da yapar, böylece sayfalara işlenmiş duygu ve düşüncelerle kendisini özdeşleştirirdi.

Herhangi bir paragraftan özellikle hoşlandığında birkaç kez daha okurdu: İnsan dilinin ne kadar güzel olduğunu kavramak için yeterince çok tekrarlamanın gerektiğini düşünürdü.

En çok sevdiği ikinci eşyası olan bir büyütecin yardımıyla okurdu. En sevdiği eşyası ise takma dişleriydi.”

Luis Sepulveda, Aşk Romanları Okuyan İhtiyar, Can Yayınları, 1992, s. 29-30

Hiç yorum yok: