26 Şubat 2010 Cuma

Kulağı Duymayan...


Anekdot haftası


Adamın
Biri Artık Karısının Eskisi Kadar İyi Duymadığından Korkuyormuş Ve Karısının İşitme Cihazına İhtiyaç Duyduğunu Düşünüyormuş. Ona Nasıl Yaklaşması Gerektiğinden Emin Değilmiş. Bu Durumu Konuşmak İçin Aile Doktorunu Aramış. Doktor Adamın Karısının Ne Kadar Duyduğunu Anlayabilmesi İçin Basit Bir Yöntem Önermiş. "Yapacağın
Şey Şu, Karından 40 Adım İleride Dur, Normal Bir Konuşma Tonuyla Bir Şeyler Söyle; Eğer Duymazsa 30 Adım İlerisinde Aynı Şeyi Tekrarla, Sonra 20 Adım; Cevap Alana Kadar Aynı Şeyi Tekrarla."

O Akşam Karısı Mutfakta Akşam Yemeğini Hazırlarken Adam İşlemi Uygulamaya Koymuş. 40 Adım Uzaklıktan Karısına Normal Bir Konuşma Tonuyla Seslenmiş "Hayatım Bu Akşam Yemekte Ne Var?" Cevap Yok. Mutfağa Biraz Yaklaşmış. Mesafeyi 30 Adıma İndirmiş Ve Soruyu Tekrarlamış "Hayatım Bu Akşam Yemekte Ne Var?" Gene CevapYok. Mutfağa Biraz Daha Yaklaşmış, Mesafe 20 Adım Ve Tekrar Sormuş "Hayatım Bu Akşam Yemekte Ne Var?" Hala Cevap Yok. Adam Mutfağın Kapısına Gelmiş Artık Mesafe İyice Azalmış Ve Soruyu Tekrarlamış "Hayatım Bu Akşam Yemekte Ne Var?" Gene Cevap Alamamış. Bu Sefer Karısına İyice Yaklaşmış Ve Aynı Soruyu Tekrar Sormuş "Hayatım Bu Akşam Yemekte Ne Var?" Kadın Cevap Vermiş "Hayatım Beşinci Kez Söylüyorum, Tavuk"

25 Şubat 2010 Perşembe

İncitmeyecek Kadar Uzak, Üşütmeyecek Kadar Yakın Olmak...


Anekdot Haftası


Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş, büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var. Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış, çözüm aramaya başlamış.

Tartışa tartışa, nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş. Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış. İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını görmüşler. Ama başka bir problem çıkmış ortaya. Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu seferde donmalar meydana gelmiş.

Ne var ki, her gece kâh uzaklaşa kâh yakınlaşa, deneye yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.


24 Şubat 2010 Çarşamba

Sizin Şarkınızı Çalıyorlar


Anekdot Haftası


Bir Afrika kabilesinde bir kadın hamile olduğunu bildiğinde bir kaç arkadaşı ile vahşi ormana gider ve onlarla birlikte dua eder, meditasyon yapar… Bebeğin şarkısını duyana kadar. Farkındadırlar ki, her ruhun kendi benzersiz lezzetini ve amacını ifade eden bir titreşimi vardır. Anne adayı bu şarkıya uyumlandığında, hep birlikte yüksek sesle söylerler. Sonra kabileye geri dönerler ve herkese öğretirler.

Bebek doğduğunda, kabile toplanır ve bebeğin şarkısını ona söyler. Daha sonra, çocuk eğitim çağına girince kabile yine toplanır ve çocuğun şarkısını söylerler. Çocuk ergenliğe
geldiğinde, evlendiğinde kendi şarkısını duyar. Nihayet, doğumda olduğu gibi ölüm döşeğinde de arkadaşları ve ailesi etrafında toplanır ve onun şarkısını söyleyerek onu diğer hayata uğurlarlar.

Bu Afrika kabilesinde kabile halkının çocuğa şarkı söylediği bir durum daha vardır. Eğer çocuk hayatinin herhangi bir aşamasında bir suç isler veya topluma aykırı bir davranışta bulunursa, köyün ortasına çağrılır; tüm kabile halkı onun etrafında bir çember oluşturur ve onun şarkısını söylerler. Kabile topluma aykırı bir davranışın ceza ile değil sevgi ve kimliğin hatırlanması ile olacağını farketmiştir. Kendi şarkınızı farkettiğinizde, başka birisini incitme ihtiyacı veya arzusu duymazsınız.


Alan Cohen, Çeviren Lale Külahlı

23 Şubat 2010 Salı

İki Dirhem Bir Çekirdek

Anekdot  Haftası
Giyim kuşamına özen göstermiş, şık ve süslü kıyafetleriyle dikkat çeken insanlar hakkında sık sık "iki dirhem bir çekirdek" sözü kullanılır. Bu yakıştırma, ağırlık ölçüsü olarak okkanın kullanıldığı eski devirlerden kalmadır. Belki biliyorsunuz, bir okka, bugünkü ölçülerle 1238 gram tutar. Okkanın dört yüzde birine, “dirhem” adı verilir. Dirhem, daha ziyade hassas teraziler için kullanılan bir ölçüdür. Ancak sarraflar, dirhemden daha hassas ölçümler için bir ağırlık birimi daha kullanır. Buna “çekirdek” denir ki toplam, 5 santigram karşılığıdır. 
Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı Altını, toplam iki dirhem ve bir çekirdek ağırlığa sahiptir. Bu durumda süslenmiş kimselere, iki dirhem bir çekirdek yakıştırmasında bulunanlar, mecaz yoluyla onlara altın demiş olurlar ki bizce pek zarif bir nüktedir.
İskender Pala, İki Dirhem Bir Çekirdek, Kapı Yayınları, 2004, s. 212 

22 Şubat 2010 Pazartesi

Anekdot Haftası/Gerçek


Anekdot Haftası
 
Tanrı Dünya'yı yarattıktan ve erkek ile kadını oraya yerleştirdikten sonra, gerçeği dünyada insanların kendilerini anladıktan sonra ancak  bulabilecekleri bir yere yerleştirmek ister. Başmeleklerine tavsiyelerini sorar. 1. başmelek en yüksek dağın tepesine koyalım der. 2. başmelek insanın kolaylıkla en yüksek dağların zirvesine ulaşabileceğini söyler. 1. başmelek o zaman en derin denizin dibine koyalım der. 2. başmelek insanın kısa sürede o derinliklere ulaşabileceğini söyler.  Aniden 3. başmelek " Gerçek'i her 
insanın kendi içinin derinliklerine koyalım, uzun, ama uzun süre oraya bakmayacaklardır" der. Ve Tanrı'da aynen öyle yapar.

Bazı anekdotlar için kaynak gösteremeyeceğim, çoğu e-postalarla gelen yazılar.

18 Şubat 2010 Perşembe

17 Şubat 2010 Çarşamba

16 Şubat 2010 Salı

Kalbim Dinamit Kuyusu

Sadece Kitabın Adı Haftası

Ahmet Arif Anlatıyor, Kalbim Dinamit Kuyusu-Refik Durbaş, Piya Kitaplığı, 1997

15 Şubat 2010 Pazartesi

Kendine Ait Bir Oda

Sadece Kitabın Adı Haftası

Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda, İletişim Yayınları, İstanbul 2003

Sadece adı yeten kitaplar da var...

12 Şubat 2010 Cuma

"İnsan-ı Kamil"


“İnsan-ı kamil de ne demek?”


“Hakk’a ulaşmış insan demek. Yani Allah’la bütünleşmiş kişi. Ama o aşamaya erişmek dünyanın en zor işidir. İnsan dört ayrı mertebeden geçmek zorundadır. İşte semazenler sema boyunca bu dört ayrı mertebeden geçişi canlandırırlar. Dört ayrı mertebe, dört ayrı selamlamayla anlatılır. İlk kapı...”


Ahmet Ümit, Bab-ı Esrar, Doğan Kitap, 2008, s.61

11 Şubat 2010 Perşembe

"Kendimi Bahçe Gibi Hissettim"


“Ayılmak istedim, ayılmak için bu şaşırtıcı görüntüye dokunmak istedim. Eğildim, havuzu gümüşe boyayan dolunayın saydam tenine dokundum. Dolunay ürperdi, su ürperdi, havuz ürperdi, çiçekleri, kavakları, börtü böceğiyle, gece kuşlarıyla bütün bir bahçe ürperdi. Aynı ürperti benim de parmak uçlarımdan bütün bedenime yayıldı; kendimi bahçe gibi hissettim,...”

Ahmet Ümit, Bab-ı Esrar, Doğan Kitap, 2008, s. 56

10 Şubat 2010 Çarşamba

"Akıl Ülkesi’nin İnsanları ile Hayal Ülkesi’nin Büyücüleri..."


“Padişahlarını arayan 30 cesur kuşun yedi bilgelik vadisinden geçerek Kafdağı’na ulaşması, başı kesik şehzadenin halkını zalim devlerden kurtararak başını yeniden kazanması, Akıl Ülkesi’nin insanları ile Hayal ülkesi’nin büyücüleri arasındaki savaş...”

Ahmet Ümit, Bab-ı Esrar, Doğan Kitap, 2008, s.50

9 Şubat 2010 Salı

"Haydi Hayata İçelim"


“Çok sevdiği o Şili şarabından doldurmuştu sonra kadehlerimize. Doğacak bir yaşamı söndürme kararı alırken, “Haydi hayata içelim” demişti.


Ahmet Ümit, Bab-ı Esrar, Doğan Kitap, 2008, s.43

8 Şubat 2010 Pazartesi

Bab-ı Esrar Haftası/"Öldürmeyeceksin!"


"İşte o günah çıkarma anı ile kemerlerindeki silahlar birbirlerine tam bir karşıtlık oluşturacaktı. Yok etmenin aracı olan tabancalarla Yaradan'ın huzuruna varmak. "Öldürmeyeceksin!" diyen Tanrı'nın huzuruna ölüm getiren araçlarla çıkmak."

Ahmet Ümit, Bab-ı Esrar, Doğan Kitap, 2008, s. 33

5 Şubat 2010 Cuma

Başım Dönüyor İkimizden


Sadece Şiirin Adı Haftası

Edip Cansever, Başım Dönüyor İkimizden, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi II/Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınları, 1987, s. 669

4 Şubat 2010 Perşembe

Sular Bizden Akıllıdır


Sadece Şiirin Adı Haftası

Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sular Bizden Akıllıdır, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi I/Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınları, 1987, s. 361

3 Şubat 2010 Çarşamba

Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü


Sadece Şiirin Adı Haftası

İsmet Özel, Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi II/Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınları, 1987, s. 894

2 Şubat 2010 Salı

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var


Sadece Şiirin Adı Haftası

Ataol Behramoğlu, Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi II/Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınları, 1987, s. 823

1 Şubat 2010 Pazartesi

"Sadece Şiirin Adı" Haftası


Ölmeyecek Kadar Yaralı

...

Özdemir İnce, Ölmeyecek Kadar Yaralı,

Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi II/Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınları, 1987, s. 748


Bazı şiirlerin sadece adı yetiyor...