30 Kasım 2009 Pazartesi

Gönlümdeki Ve Hayırlısı


"Ya hakkımda hayırlı olana gönlüm razı olsun, ya da gönlümde olan hakkımda hayırlı olsun."

Anonim

27 Kasım 2009 Cuma

Pazardan Eve


Pazar yerine serilince

Sevinirdi bitkiler

Duyarlardı tek tek

Onlardaki toprak soğukluğunu tutarken

Annelerin ninelerin sıcak ellerini


Ne güzel derdi bitkilerimiz

Ne güzel

Bir iki günlük bile olsa

Çocuk dolusu bir evde kalmak


Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.33

26 Kasım 2009 Perşembe

Öykünmek


Güneş’e Ay’a öykünmüştü

İki bitki

Görülüyordu bu apaçık

Birine enginar diyorlardı

Birine

Günebakan

Ya da ayçiçeği

Ortası yuvarlaktı ikisinin de

Kıyıları yaprak yaprak

Mutlulukla doluydu yürekleri

İkisinin de

Enginar

Gecelerin aydedesiydi

Günebakan

Güneşiydi bütün günlerin

Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.28

25 Kasım 2009 Çarşamba

Adına Kızan


Dedi ki kuşkonmaz

Düşte kımıldar gibi

Çok kızıyorum

Adımı böyle koyanlara ben


Ya kuşlar duyarsa bunu

Ya

Bile bile konmazlarsa bana


-
Bilmiyorum

Ellerine ne geçecek

Ne kazanacaklar

Adımı kuşkonmaz koyanlar


Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.23

24 Kasım 2009 Salı

Güneş Öğretmen


Güneş öğretmen

Sevdirir kendisini çok

Ona döner bitkilerin hepsi

Yoksa o

Onun aydınlığına döner hep

Olduğu olmadığı başka

Yaksa tam tepemizdeyken

Yandırsa da bizi

Kavursa da yalaz yalaz

Onun sıcaklığı başka


Bütün günler sürer

Öğrettikleri

Geceleyin bile

Karanlıkta dolaşır sözleri onun

Aydeden yıldızlardan başka


Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.15

23 Kasım 2009 Pazartesi

Beslenmek


Buğday pirinç arpa mısır patates

Yeryüzünde saygındırlar bu sırayla

Yanlarından geçerken

Yol verirdi onlara başlarını eğerek

Bitkilerin hepsi

Saygı görüyordu onlar

Koca insanlardan bile

Niye ki diye sordum ben

- İnsanlar onlardan yoksun kalamazlar ki

Dedi öğretmenimiz


Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.16

20 Kasım 2009 Cuma

19/40


Kırk Kural'ın On Dokuzuncusu

On Dokuzuncu Kural: “Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.”

Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s. 176

19 Kasım 2009 Perşembe

18/40


Kırk Kural'ın On Sekizincisi

On Sekizinci Kural: “Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır.”

Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s. 148

18 Kasım 2009 Çarşamba

17/40


Kırk Kural'ın On Yedincisi.

On Yedinci Kural: “Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.”


Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s.146

17 Kasım 2009 Salı

16/40


Kırk Kural'ın On Altıncısı

“Herkesin bir derdi vardı. Kimsenin kimseye deva sunduğu yok. İnsanı insandan ayırmadan baktım herkese ve her yere. Dertlerine uzak ama yüreklerine yakın durdum.

On Altıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.”

Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s.144

16 Kasım 2009 Pazartesi

15/40


Kırk Kural'ın On Beşincisi

On Beşinci Kural: "Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler."

Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s.135

13 Kasım 2009 Cuma

"Sana Verdim Geç Diye Bütün Denizlerimi"


Denizin Beklediği 4. Kıta

Kim bulacak cam kırığı gözlerinde sevgimi
Sonra yalnız kalmak gibi yoksulca uğuldayan
Bütün okyanusların baş eğdiği tek kaptan
Sana verdim geç diye bütün denizlerimi

Afşar Timuçin, Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi Cilt II, Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınlar, 1987, s. 796

12 Kasım 2009 Perşembe

"İsteseler Yalnızlık Giremezdi Evlere"

Denizin Beklediği 3. Kıta

Varılırdı daha saydam günlere isteseler
İsteseler yalnızlık giremezdi evlere
Seni sevmek bir kırlangıç olacak bekleseler
Ve uçacak durmadan adasız denizlere

...

Afşar Timuçin, Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi Cilt II, Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınlar, 1987, s. 796

11 Kasım 2009 Çarşamba

"Seni Sevmek Yaşamın Aşılmaz Büyüklüğü"


Denizin Beklediği 2. Kıta

Seni sevmek yaşamanın aşılmaz büyüklüğü
Seni sevmek kan dolu yüzyılları korkutan
Ve sığınıp ılık kıyı kentlerine biraz akşam
Seni sevmek çocukların düşlerinde gördüğü

...

Afşar Timuçin, Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi Cilt II, Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınlar, 1987, s.796

10 Kasım 2009 Salı

4 Gün "Denizin Beklediği"


Denizin Beklediği 1. Kıta

Seni sevmek mor denizlerde biraz
Ne kadar gidilse bir o kadar bitmeyen
Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen
Seni sevmek mevsimler içinde en güzel yaz

...

Afşar Timuçin, Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi Cilt II, Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınlar, 1987, s. 796

9 Kasım 2009 Pazartesi

Afşar Timuçin Haftası/"Çocuk Olmak Kolay Mı?"


Çocuğun Övgüsü

Islanıyor yaprakları güllerin
Çözülmez gibi duran sis altında
Sen bu gülleri bilirsin
(Düşler gibi işlenmiş çocukluğuna)

Gözlerde ıslanan denizleri bilirsin
Sen her şeyde varsın çocuksun çünkü
Dünyada güneşsin ilk günden beri
Resimlerde aysın aydedesin
(Bir gün alıp gitmiştin geceyi)

Daha o gün gördüm bütün kavgayı
Gülüp geçtin (Savaşmaktır gülmek
Çünkü sen de savaşçısın
Çocuk olmak kolay mı)

Umudun en yalını en doğrusu
Senden öğrenildi her çağda
Varolan bütün sularda anlamsın
(Belki biraz kuşkusun akşamlarda)
Denizlerde gemisin denizsin hiç bitmeyen
Güllürde pembeliksin morluksun zambaklarda

Afşar Timuçin, Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz, Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi Cilt II, Ataol Behramoğlu, Sosyal Yayınlar, 1987, s.798

6 Kasım 2009 Cuma

"Ne De Olsa Diplomasi"


"Büyükelçi oğlunun kararlılığını çok beğendiğini söyleyerek konuşmayı bir gülümseme ile sona erdirdi. Oğluna bir ay daha süre tanımaya karar vermişti; ne de olsa diplomasi, sorunlar kendiliğinden çözülünceye dek kararları erteleme sanatıydı aynı zamanda."

Paulo Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Can Yayınları, 2000, s. 183

5 Kasım 2009 Perşembe

"Oysa Diplomasi..."


"Oysa diplomasi, beklemede tutma sanatı olmasının yanı sıra, koşullar ne olursa olsun, normallik görünümünün mutlaka sürdürülmesi sanatıydı."

Paulo Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Can Yayınları, 2000, s. 173

4 Kasım 2009 Çarşamba

Diplomasi Sanatı


"Diploması, karşısındakini beklemede tutma sanatıdır. İlk aşklar belki hiç unutulmaz, ama mutlaka sona erer."

Paulo Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Can Yayınları, 2000, s. 172

3 Kasım 2009 Salı

"Benim Ruhum Nerede?"


"Gene de, bestecilerin çektikleri acılardan daha kötüsü neydi, biliyor musunuz? O kızcağız öleceğini bildiği için bu müzikleri tüm ruhunu vererek çalıyordu. Peki, ben de ölmeyecek miyim? Benim ruhum nerede? Kendi yaşamımın müziğini böylesi derin bir coşkuyla çalabilecek bir ruhum var mı?"

Paulo Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Can Yayınları, 2000, s.166

2 Kasım 2009 Pazartesi

"Hep Geçmişe Dönük..."


"Düşünceleri hep geçmişe dönük kalmalıydı ki yaşama dönmek gibi isteklere kapılmasın."

Paulo Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Can Yayınları, 2000, s. 156