"Ya hakkımda hayırlı olana gönlüm razı olsun, ya da gönlümde olan hakkımda hayırlı olsun."
Anonim
Pazar yerine serilince
Sevinirdi bitkiler
Duyarlardı tek tek
Onlardaki toprak soğukluğunu tutarken
Annelerin ninelerin sıcak ellerini
Ne güzel derdi bitkilerimiz
Ne güzel
Bir iki günlük bile olsa
Çocuk dolusu bir evde kalmak
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.33
Güneş’e Ay’a öykünmüştü
İki bitki
Görülüyordu bu apaçık
Birine enginar diyorlardı
Birine
Günebakan
Ya da ayçiçeği
Ortası yuvarlaktı ikisinin de
Kıyıları yaprak yaprak
Mutlulukla doluydu yürekleri
İkisinin de
Enginar
Gecelerin aydedesiydi
Günebakan
Güneşiydi bütün günlerin
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.28
Dedi ki kuşkonmaz
Düşte kımıldar gibi
Çok kızıyorum
Adımı böyle koyanlara ben
Ya kuşlar duyarsa bunu
Ya
Bile bile konmazlarsa bana
- Bilmiyorum
Ellerine ne geçecek
Ne kazanacaklar
Adımı kuşkonmaz koyanlar
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.23
Güneş öğretmen
Sevdirir kendisini çok
Ona döner bitkilerin hepsi
Yoksa o
Onun aydınlığına döner hep
Olduğu olmadığı başka
Yaksa tam tepemizdeyken
Yandırsa da bizi
Kavursa da yalaz yalaz
Onun sıcaklığı başka
Bütün günler sürer
Öğrettikleri
Geceleyin bile
Karanlıkta dolaşır sözleri onun
Aydeden yıldızlardan başka
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.15
Buğday pirinç arpa mısır patates
Yeryüzünde saygındırlar bu sırayla
Yanlarından geçerken
Yol verirdi onlara başlarını eğerek
Bitkilerin hepsi
Saygı görüyordu onlar
Koca insanlardan bile
Niye ki diye sordum ben
- İnsanlar onlardan yoksun kalamazlar ki
Dedi öğretmenimiz
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bitkiler Okulu, Yapı Kredi Yayınları, 2008, s.16
Kırk Kural'ın On Dokuzuncusu
On Dokuzuncu Kural: “Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.”
On Sekizinci Kural: “Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır.”
Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s. 148
Kırk Kural'ın On Yedincisi.
On Yedinci Kural: “Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.”
Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s.146
Kırk Kural'ın On Altıncısı
“Herkesin bir derdi vardı. Kimsenin kimseye deva sunduğu yok. İnsanı insandan ayırmadan baktım herkese ve her yere. Dertlerine uzak ama yüreklerine yakın durdum.
On Altıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.”
Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s.144