10 Şubat 2009 Salı

Çantan Neden Ağır Postacı?


“Ağır ağır uzaklaşıyor postacı. Elimde bir kağıt tomarı. Elimde sınıfımızın ilk ölüsünün cesedi, elimde senin inanılmaz yaşlılığın, elimde bütün bir sürgün. Postacının omuzları düşük. Kar yağıyor karşı kavaklara. Elimdeki kağıt tomarına, çam ağacının yeşil dallarına, Frankfurt’a, sınıfımızın ilk ölüsünün üzerine, senin şakaklarına, daha kaç yıl bekleyeceğimizi bilmediğimiz bir istasyona kar yağıyor.

Postacının itip götürdüğü tekerlekli çantası ağır, çok ağırmış gibi geliyor şimdi bana. Arkasından koşuyorum karların içinde düşe kalka. “Dur postacı, dur ucundan tutayım. Dur! Çantan ağır. Çantanda yıllar, çantanda ülkeler var. Çantanda tüm gençliğimiz, tüm umutlarımız, tüm savaşlarımız ve yenilgilerimiz var. Dur! Belki bir gazete daha kalmıştır çantanın bir köşesinde. Bir ölü daha vardır belki şu elime bıraktığından başka. Dur! Orada dostlarım, orada umutlarım, orada ölülerim ve belki de –kimbilir- orada, çantanın bir köşesinde adı “Umut” olan bir çocuğun doğum ilanı var.”

Oya Baydar, Elveda Alyoşa, Can Yayınları, 1991, s. 12-13

Hiç yorum yok: