31 Mart 2009 Salı

"Şıngır Şıngır Uyum!"


“Şimdi sana bazı güzellikler anlatayım.

Çocukluğumda, her çocuk gibi tabii, karşıdan bir genç kız ya da bir gelin gelse başını bağlamasından hangi aşiretten olduğunu anlardım. Yani gelin mi, genç kız mı, sözlü mü, nişanlı mı? Bütün çocukların yemenisi olduğu halde hepimiz yalınayak gezerdik. Çünkü yemeni ile iyi koşamazdık. Fakat özellikle genç kızlar, genç kadınlar kesinlikle yalınayak dolaşmazdı. Bu, bir zenginlik, yoksulluk ölçüsü değildi.

Şimdi bot diyorlar, ona benzer kısacık çizmeler vardı. Yemeniciler, köşkerler dikerlerdi. Kadınlar işte bu mavi, kırmızı, pembe çizmeleri giyerlerdi. Siyah çizme giymezlerdi. Hem de yaz kış giyerlerdi. Bu çizmelerin altları düz ökçeliydi ama, mutlaka ince bir nalçası olurdu. O nalça ökçeyi korumak için değildi. Nalça, hahhal gibi bir ses çıkarırdı. Kadınlar şıngır şıngır bir güzel uyumla yürürlerdi. Ve nalçadan çıkan bu seslerden kadınları anlardık.

O güzelliği bugün de unutamıyorum.”

Ahmet Arif Anlatıyor, Kalbim Dinamit Kuyusu-Refik Durbaş, Piya Kitaplığı, 1997, s. 51

Hiç yorum yok: