12 Mart 2009 Perşembe

" Can Kulağı"


“Ruhunuz, bedeninizin oturduğu sandalyeden kopar, havalanıp kıtalar aşar ve bambaşka bir coğrafyaya doğru kanat çırpar. Kıştan kaçan bir göçmen kuş gibi hayatı dayanılır kılan bir sıcaklığın peşine düşer.

“Üşümüş ruhların mucizevi göçü…”

Böyle anlar için ideal dostları vardır insanın… Onlar sabırlı bir sığınak gibi bekler sizi…

Bilirsiniz ki, sizden bir beklentisi yoktur. Kanayan yaralarınızı apaçık gösterebilirsiniz. Dinlerken, onun da yaralanacağını, kaynayacağını bilirsiniz. Zaten işte bunu seversiniz. Önyargısız sever sizi… Sırlarınızı kutsal bir emanet gibi saklayacağından, onları içki sofrasına meze, sizi kurda kuşa yem etmeyeceğinden eminsinizdir. Günün birinde “Ama bir tarihlerde ben senin için şunu yapmıştım” diye çıkıp gelmeyeceği kesindir. Kocaman bir koldur o; dara düştüğünüzde sizi tutup çekecek, geniş mi geniş bir göğüs; daraldığınızda başınızı dinlendirecek, bir müşfik el; saçlarınızın arasından gezinecek, ve dikkatli bir kulak; sizi can kulağıyla dinleyecek.”

İclal Aydın, Yaz Bitmesin…, Epsilon Yayıncılık, 2004, s. 146

Hiç yorum yok: