1 Temmuz 2009 Çarşamba

"Üzüntü, Her Kişinin Doğal Duygu Hakkıdır"


“Üzüntü, korku, kıskançlık gibi acı veren duygular biz büyüklerin de hoşuna gitmediğinden, genellikle yaptığımız, bu duyguları inkar etmektir. Özellikle çocuklarda bu gibi duyguları algıladığımız zaman, kabul etmekten ve isimlendirmekten korkarız. Çünkü kabul eder veya isimlendirirsek, bunların kalıcı olacağını, çocuğun mutsuz, korkak ve kıskanç olabileceğini düşünürüz. Dolayısıyla reddeder ve inkar ederiz. Halbuki, bu tür duygular hissetmek, örneğin korkmak, mutlaka korkak olmak demek değildir. Biz de yetişkin olarak bazen karanlıktan, bilinmeyenden korkabilir, tedirgin olabiliriz. Bunun gibi üzülmek de mutlaka mutsuz olmak demek değildir. Üzüntü, yaşamın bir parçası ve her kişinin doğal duygu hakkıdır. O anda kedisi, topu veya arkadaşı için üzülen çocuk, gerçekten üzülüyordur, ancak anlaşıldığını, duygusunun kabul edildiğini hissederse rahatlar, daha kolay teselli bulur. Yaşamda daha büyük ve ciddi üzüntüler var diye çocuğunkini küçümsemek, inkar etmek haksızlıktır, ayrıca çocuğun anlamayacağı boyuttur. Çocuğun üzüntüleri, duyguları kendi boyuna göre gerçek ve geçerlidir. Duyulmadığını, anlaşılmadığını gören çocuk, bunu duyurmak için daha aşırıya kaçar, daha çok ağlayarak veya hırçınlık ederek kendini duyurmaya çalışır.”

Leyla Navaro, Gerçekten Beni Duyuyor Musun?/Sevdiklerinizi Gerçekten Duyun, Kendinizi Daha İçtenlikle Duyurun, Remzi Kitabevi, 2006, s. 35

Hiç yorum yok: