7 Temmuz 2009 Salı

"Bin Tane İste, Senin İçin Yakalayayım!"


“Kazandık! Biz kazandık!” Bunlar gerçek olamazdı.”



“Sonra, ellerini telaşla salladı. Aynı anda anladım. “Hasan, biz…”

“Biliyorum” dedi Hasan, benden uzaklaşarak: “Daha sonra kutlarız, inşallah. Şimdi o mavi uçurtmayı senin için yakalayacağım.” Elindeki makarayı attı, koşmaya başladı; yeşil çapan’ının ucu arkası sıra karda sürükleniyordu.

Seslendim, “Hasan, getir onu!”

Sokağın köşesini dönmek üzereydi; lastık botları yeden kar öbekleri kaldırıyordu. Durdu, döndü. Ellerini ağzının iki yanına götürdü. “Bin tane iste, senin için yakalayayım!” dedi. Sonra o bildik Hasan gülümsemesiyle gülümsedi, köşeyi dönüp gözden yitti. Onu bir kez daha böylesine tasasız, böylesine içten gülümserken ancak yirmi altı yıl sonra, solmuş bir Polaroid fotoğrafta gördüm.”

Khaled Hosseini, Uçurtma Avcısı, Everest Yayınları, 2008, s. 69

Hiç yorum yok: