646. gün
“Ayrı bir çocuk edebiyatı olmaması kanısındayım. Biri diyecek ki, “Ama var böyle bir edebiyat!” Var, var olmasına; ne ki, olması gerektiği için değil, kendisi var olmak istediği için. Geçende bir arkadaş Saçak’taki bir soruşturmaya verdiği karşılıkta ne güzel soruyordu: “Çocuk yazar var mı?” diye.
…
“Edebiyat vardır. Çocuklar da ondan kendilerine göre koparabildiklerini alırlar. Çocuğu küçümseme yatıyor “çocuk edebiyatı” sözünde. Bırakalım, çocuk da yüzmeyi (okuma yazma) öğrendikten sonra bizim girdiğimiz denize girsin.”
…
“S. Firestone, Ortaçağ’da çocukluk diye bir kavramın geçerli olmadığını söyler. Ne çocuk giysileri vardır o çağda, ne oyuncaklar, ne de çocuk konuşması. Bütün bunları büyük bir sapkınlık olarak niteler ve daha çok Rönesans’tan sonra ortaya çıktığını ekler, önceleri çocuklar “küçük boy” insanlardı; çıraklar da onlardı, hizmetkarlar da…”
Cemal Süreya, Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, Yapı Kredi Yayınları, 2004, İstanbul, s. 9
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder