16 Ekim 2009 Cuma

"Meryem'e, altında bir ozanın yattığı şu ünlü ağacı gösterirdi."


“Geceleri yer döşeğinde yatar, babasının Herat’taki evini düşünürdü. Onunla birlikte, o evde yaşamanın, onu her gün görmenin nasıl bir şey olacağını. O tıraş olurken, kendisinin ona havlu tuttuğunu hayal ederdi; bir yerini kestiğinde, kıza seslendiğini. Meryem ona çay demlerdi. Kopmuş düğmelerini dikerdi. Birlikte Herat’ta yürür, Celil’in her aradığını bulursun dediği, üstü kemerli pazarda dolaşırlardı. Onun arabasıyla gezerler, insanlar onları gösterip, “İşte, Celil Han’la kızı,” derdi. Meryem’e, altında bir ozanın yattığı şu ünlü ağacı gösterirdi.

Meryem kararını vermişti; bu yakınlarda, bunları Celil’e de anlatacaktı. Bunları duyunca, kızın onu ne kadar özlediğini anlayınca, hiç kuşkusuz, onu da yanında götürecekti. Birlikte Herat’a gidecekler, Meryem onunla aynı evde yaşayacaktı; tıpkı öteki çocukları gibi.”

Khaled Hosseini, Bin Muhteşem Güneş, Everest Yayınları, 2009, s. 28

Hiç yorum yok: