5 Mayıs 2009 Salı

"43 Yaş"


“Pulheriya Aleksandrovna kırk üç yaşındaydı ama yüzü eski güzelliğinin kalıntılarını taşıyordu hala. Ayrıca, ruh aydınlığını, anılarının tazeliğini, yüreğinin dürüst, temiz ateşini yaşlılık yıllarına dek yitirmemiş kadınlarda olduğu gibi, yaşından çok daha genç gösteriyordu. Parantez içinde şunu da söyleyelim, bütün bu saydıklarımızı korumak yaşlılıkta bile güzelliğini yitirmemenin tek yoludur. Saçları hafiften ağarmaya, seyrelmeye başlamıştı. Işıl ışıl ince kırışıklıklar çoktandır belirmeye başlamıştı gözlerinin çevresinde. Yanakları endişeden, acıdan çökmüş, kurumuştu. Ama gene de olağanüstü güzel bir yüzü vardı. Onda öne çıkık olmayan alt dudağın anlatımı dışında, bu yüz Dünya’nın yüzünün yirmi yıl sonraki bir portresiydi. Duygulu bir kadındı Pulheriya Aleksandrovna, ama hiç de aşırı bir duygululuk değildi onunki. Ürkek yaradılışlıydı, uysaldı ama, ölçülü. Çok şeyi bağışlayabilirdi, inançlarına ters düşse bile birçok şeye katlanabilirdi, ama her zaman dürüstlüğünün, prensiplerinin, inançlarının asla aşmayacağı bir sınırı vardı…”

Dostoyevski, Suç ve Ceza, İletişim Yayınları, 2003, s.241

Hiç yorum yok: