14 Eylül 2009 Pazartesi

Kırk Kural


“KIRK KURAL”A GİRİŞ

GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI

“Her badireden ve tecrübeden sonra, hiçbir kitapta yazılı olmayan, sadece can defterime nakşedilmiş kurallara bir yenisini daha ekledim. Bunlara bir ad verdim: GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI. Bu kurallar benim için tabiat kanunları kadar evrensel, onlar kadar temeldir.

Bu kuralların kırkını birden tamama erdirmek uzun senelerimi aldı. Nicelerini silip silip yeniden yazdım. Şimdi artık ekleyecek ne bir virgül kaldı, ne nokta. Ne bir harf, ne yeni bir kelime. Artık kırk kural da bittiğine göre ömrü hayatımın son faslındayım. Nicedir gördüğüm kehanetlerin istikameti bu yönde. Canımı sıkan ölüm değil. Zira bir son addetmiyorum ölümü. Hem inanıyorum ki, herkesin ölümü kendi rengindedir.

Beni esas düşündüren mirassız ölmek. Sineme sığmıyor artık bunca kelime; anlatılmayı bekler durur içimde nice mesel, nice hikaye. Bütün ilmimi, bildiğim öğrendiğim her şeyi, bir inci tanesi gibi avucumda tutup, tek bir kişiye vermek arzusundayım. Ne bir mürşit, ne de mürit bulmak peşindeyim. Aradığım insan, ruhumun aynası. Canımın dengi. Gamdaşım” Ruhaşı!”

Elif Şafak, Aşk, Doğan Kitap, 2009, s.63

Hiç yorum yok: